Merhaba, ben Emine. Eğitimci bir anne olarak çocuklarla olan yolculuğum, hem mesleki hem de kişisel anlamda bana derin dönüşümler yaşattı. 15 yılı aşkın süredir matematik öğretmeni olarak görev yapıyor; son yıllarda ise pedagojik yaklaşımlar, alternatif eğitim sistemleri ve çocuk merkezli öğrenme modelleri üzerine yoğunlaşıyorum. Montessori pedagojisiyle tanışmam, anneliğimle birlikte gelişti. Kızlarımın erken çocukluk döneminde, kendi iç disiplinlerini kurmalarına ve öğrenmeye karşı doğal meraklarını beslemelerine destek olacak yollar ararken, bu yaklaşımla kalpten bağ kurdum. Bu sürecin bir uzantısı olarak, AMI (Association Montessori Internationale) onaylı Montessori eğitmenlik sertifikamı aldım. Şu anda çocuklarım Belçika’da, alternatif bir eğitim modeli olan Freinet pedagojisine dayalı bir okulda eğitim görüyorlar. Bu deneyim, sadece bir ebeveyn olarak değil, bir eğitimci olarak da metod okullarına olan ilgimi daha da derinleştirdi. Reggio Emilia, Waldorf, Freinet ve...

Son zamanlarda birçok ebeveynin cocuguna dair genel sorunu yeme ve uyku problemi. Yeme problemine kısaca değineceğim çünkü amacım kitaplara gelmek. Yeme sorunu, şayet fizyolojik bir sorun yoksa, muhtemelen psikolojiktir ve genellikle anne - çocuk bağlanmasından kaynaklanır. Önce, bunun normal bir insan ihtiyacı olduğunu hatırlamamız gerekir. Yani aslında bir insanı siz isteseniz de aç bırakamazsınız:) Gerginleşir, halsizlesir, saldırganlaşır, vs. Peki, ne oluyor da bu çocuklar yemiyor? Benim kızım şu an 5 yaşında ve ben ona hiç yemeğini ye demedim. Ancak, bu benim en başından güttüğüm politikaydı. Yani  şu an işin başındayken bunu okuyanlar daha şanslı. Yıllar geçmişse de önemli değil sadece taktik degistireceksiniz. Ayni yolu takip ederek farklı sonuç almayı bekleyemeyiz değil mi? Bebekliğinden beri ben kızımı  yeme konusunda hiç zorlamadım, kendi açlığını hissedip yemek istesin  diye. Ne kadar yiyeceği ve sevmezse yemesi konusunda da hiç zorlamadım. Bebekler bizden fark...

Birçok gelişim özelliğinin kazanılması için kritik dönemler vardır. Kritik dönemde o özelliği kazandırmaya yönelik çalışmalar yapılır ise kazanılması diğer dönemlere göre çok daha hızlı ve kalıcı olur. Çocuklarımızın yabancı dil öğrenmesinin en kolay olduğu dönem ise erken çocukluk yaşlarına rastlar. 3 yaşından itibaren çocuklarınıza ikinci bir dili rahatlıkla öğretebilirsiniz. Dil öğrenmenin en kolay ve kalıcı yolu, bize ta ilkokuldan itibaren uygulandığı üzere, " hadi çocuklar, şimdiiiii simple present tense..." diye kara tahtada değil, sahada öğrenmektir. Bu durum sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de geçerlidir. Bir dili öğrenmenin en iyi yolu, ona maruz kalmaktır. Şayet imkanınız varsa o dilin konuşulduğu ülkeye gidip bir süre kalın veya bir dil okuluna gidin. Yok ise, ogrenmek istediğiniz dili ders olmaktan çıkarip hayatınızın her yerine sokmalisiniz. Sozgelimi, telefonunuzun bilgisayarınızın dilini ingilizceye cevirin. Bol bol muzik dinleyin ve altyaz...