Satranç, bir çocuğun hayatında - turnuvalara katılsın veya katılmasın, başarılı olsun veya olmasın- daima yer almalıdır.
Temel düzey birkaç kural öğrendikten sonra yakın yaşlarda diğer çocuklar ile satranç maçları yapmak işi daha da zevkli hale getirir. Ayrıca, satrancın sadece o çocuğun öğrenmesi gereken bir kurs olmaktan çıkarılıp ailecek bir etkinlik haline getirilmesi yine çocuk için oldukça teşvik edici olduğu gibi, aile bağlarını güçlendirici bir rol oynar. Aile içinde hiç kimsenin bu konuda usta olması gerekmez, çocuğun babası ile satranç maçı yaparken duyacağı mutluluk, bu işin en büyük kazanımlarındandır.
İşin bu kısmına değinmemin nedeni, satrancın genellikle zeka gelişimine, matematik başarısına, okul başarısına katkısından söz edilmesidir. Ben satrancın çocuğun sosyal gelişimine katkısının da göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamak istedim.
Ben Piraye' ye yaklaşık 2,5 yaşından beri taşların adlarını ve satranç tahtasına nasıl dizildiğini öğretmiştim. Şu an 5 yaşında ve artık ona konu konu planlı öğretmeye başladık. Burada şunu belirtmek isterim, ben satranç taşları ve hareketlerinden başka hiçbir şey bilmeyen bir anneyim. O yüzden içiniz rahat olsun. Biz bilmiyoruz ki nasıl öğretelim, demeyin. Anlatımlarımızı hiç bilmeyen ailelere göre hazırladık. Çocuğunuza bir satranç takımı almanız videoları izlerken yanında olmanız ve "hımmm, bak bu buymuş" demeniz yeterli. Piraye öğrenirken o da öğrensin :)
Mesela satranç tahtasını aldınız, nasıl koyacağınızı bile bilmiyorsunuz veya kare adlarını bile. Çocuğa süt kareleri ve çikolata kareleri şeklinde anlatılıyor satranç tahtası :)
Sonra taşları tanıyıp yerlerine yerleştirme sırası gelince, başlıyoruz masallara. Kaleler kova oluyor, atlar su içiyor, piyonlar çit örüyor, vs...:) İşte size bir satranç masalı:
(Paylaşımlarımızı yararlı bulmanız halinde youtube kanalımıza ücretsiz abone olmayı, yeni etkinliklerden haberdar olmak için zil tuşuna basmayı, beğenmeyi, yorum yapmayı ve yararlanabileceğini düşündüğünüz yakınlarınız ile paylaşmayı unutmayın :)
Peki bütün taşlar aynı değerde mi? Yoksa biri diğerinden daha mı kıymetli? Getiriyoruz bir ağaç resmi ve başlıyoruz zıplamaya :)
Sıra geldi taşları tek tek yürütmeye. Bakalım kimin ne yeteneği var. Mesela, Kale nasıl yürüyebiliyor? Dümdüz mü? Çapraz mı? Bir tek ileri mi gidebilir?
Peki ya fil nasıl gider? Süt ve çikolata bahçesinde gezintiye çıkılır...
Peki at gerçekten atlar mı?
Piyon bu kadar minikken hiçbir işe yarar mı? Yoksa tek işi çit örmek mi? Peki piyon ne olacak büyüyünce?
Ve arkasından vezir ve şah...
Her birini tanıdıkça çok sevecek. Ailecek oynayacağınız çok güzel bir etkinlik edinmekle kalmayacak, çocuğunuzun zihinsel ve ruhsal gelişimine tahmin edemeyeceğiniz derecede katkıda bulanacak olan bir yatırım yapmış olacaksınız.
Mutlu gelişimler :)
Yorumlar
Yorum Gönder